Bio je dobar čovjek i uvijek je pazio na nas, još otkad smo bili mali.
O iyi bir adamdı ve çocukluğumuzdan beri hep bizi korumuştu.
Oliver je dobar sin, kad već ljude ne prosuđuje dobro.
Oliver iyi bir evlat. Her ne kadar iyi bir insan sarrafı olmasa da.
Tvoj je dobar, moj je samo malo ozbiljniji, kužiš?
Seninkisi de güzel tabii. Benimkisi biraz daha ciddi sadece.
To je dobar savjet za sve nas.
Hepimizin uyması gereken bir tavsiye bence.
Vaš pogodak je dobar kao moj.
Tahminin en az benimki kadar iyi.
Lažem da jebem svog brata jer je dobar osjećaj čuvati našeg sina od mržnje licemjera.
Kardeşimle sikişme konusunda yalan söyledim çünkü oğlumuzu iğrenç ikiyüzlülerden korumak iyi hissettirdi.
Ubila sam tvog Vrhovnog vrapca i sve njegove vrapčiće sve njegove septone i sve njegove septe,...sve njegove prljave vojnike,...jer je dobar osjećaj gledati ih kako gore.
Yüce Rahip'ini öldürdüm. Minik yobazlarını öldürdüm tüm septonlarını, septalarını ve o rezil askerlerini öldürdüm. Çünkü hepsini yanarken izlemek iyi hissettirdi.
Bio je dobar osjećaj zamisliti njihovu nevjericu i njihovu bol.
Şaşkınlıklarını ve acılarını hayal etmek iyi hissettirdi.
I tako sjednemo, i onda mi Goran kaže, "Ovo je dobar tuljan, da.
Oturuyoruz ve Goran şöyle diyor; "Bu iyi bir fok, ya.
govor? Koliko je dobar? Koje su njihove kvalifikacije?
Ne kadar iyiydi? Mülakata girenlerin özellikleri nelerdi?
Bila sam u podzemnoj jučer sa ovim sandukom pošte, koji je dobar početak razgovora, vjerujte mi kad vam kažem.
Dün elimde bu posta paketiyle metrodaydım, bu arada bu bir sohbet başlatıcısı.
Ali reći ću vam nešto, svaki dan je dobar dan, ako dobijete email koji započinje ovako: (Smijeh) "JA SAM WINNIE MANDELA, DRUGA SUPRUGA NELSONA MANDELE, BIVŠEG PREDSJEDNIKA JUŽNE AFRIKE."
Size şunu diyeyim millet, Şunu diyeyim: Herhangi bir gün güzelleşiveriyor gelen kutunuzda şöyle bir ileti görünce: (Gülüşmeler) "BEN WINNIE MANDELA, GÜNEY AFRİKA ESKİ CUMHURBAŞKANI NELSON MANDELA'NIN İKİNCİ EŞİ."
Informacije za koje organizacije troše novčana sredstva da ih zataškaju; to je dobar znak da kad informacija ugleda svjetlo dana, postoji nada da će nešto dobro proizaći iz nje.
Yani özellikle organizasyonların özellikle ekonomik çabaya girerek üstünü örttüğü bilgi bizim için olumlu bir sinyal bu tarzda bilgi dışarıya sızdığında bayağı işe yaraması da söz konusu.
A humor je dobar način, mislim da se upozori na ozbiljne probleme.
Ve de bana göre mizah önemli sorunları ele almak için iyi bir yöntem.
Aleluja! Zahvaljujte Jahvi jer je dobar, jer je vječna ljubav njegova!
RABbe şükredin, çünkü O iyidir, Sevgisi sonsuzdur.
Zahvaljujte Jahvi jer je dobar, jer je vječna ljubav njegova!
RAB'be şükredin, çünkü O iyidir, Sevgisi sonsuzdur.
Aleluja! Hvalite Jahvu jer je dobar: vječna je ljubav njegova!
Şükredin RABbe, çünkü O iyidir, _iSevgisi sonsuzdur;
$TET Gospodin je dobar svima, milosrdan svim djelima svojim.
RAB herkese iyi davranır, Sevecenliği bütün yapıtlarını kapsar.
Jahve je dobar onima koji se u njeg' uzdaju, on je okrilje u dan nevolje, poznaje one koji se njemu utječu
RAB iyidir, Sığınaktır sıkıntı anında. Korur kendisine sığınanları.
"Ili uzmite: dobro stablo i plod mu je dobar. Ili uzmite: trulo stablo i plod mu je truo. Ta po plodu se stablo poznaje.
‹‹Ya ağacı iyi, meyvesini de iyi sayın; ya da ağacı kötü, meyvesini de kötü sayın. Çünkü her ağaç meyvesinden tanınır.
Uživao je dobar glas među braćom u Listri i Ikoniju.
Listra ve Konyadaki kardeşler ondan övgüyle söz ediyorlardı.
Ako li pak činim što ne bih htio, slažem se sa Zakonom, priznajem da je dobar.
Ama istemediğimi yaparsam, Yasanın iyi olduğunu kabul etmiş olurum.
1.2463960647583s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Bu gün, ölmek için iyi bir gün. 